supermane gore is.jpg

Bu yazımda, iş ilanlarında belirtilen beklentilerden bahsediyorum. Herhangi bir ilanı biraz dikkatli okuduğunuzda, sanki insan üstü birisini işaret ediyor… kimi acaba?

Metafor olarak aklıma direk Superman veya Batman geliyor ne yalan söyliyeyim 🙂 Seviyorum bu karakterleri, baksanıza resme, adam “bana dünyadaki en zor işi verin ben yaparım, no problem” diyor resmen.

Nedir bu ilanların ben de yarattığı hissiyat, yazıda bundan da bahsetmek istiyorum.

  • İngilizceyi işin icin kullanmasan da olsun, İngilizce konuşacaksın, hem de İngilizler gibi.
  • Hem stratejik düşüneceksin, davranacaksın ve konuşacaksın, hem de operasyonel, hem de her ikisi.
  • Bu da yetmez, öyle bir bölümden ve okuldan mezun olman lazım ki, Müdürün seni işe alınca gurur duymalı, “bu adamı ben aldım, bundan sonra ben oyum, o da ben” dedirtmeli, ama aynı zamanda Müdürün sözünden dışarı çıkmayacaksın.
  • Muhakkak çok uluslu şirket tecrübesi, yanına danışmanlık (Big 4 iyi yakışır) şart, yoksa CV’ne bakmazlar bile.
  • Analitik olacaksın yani problemlere matematiksel ve sistematik yaklaşacaksın, aynı zamanda çözüp bir kenara bırakmak yok, problemleri çok iyi önceliklendireceksin
  • Hem uzman gibi çalışıp hem de yöneticine karar alması için sadece seçme işini bırakacaksın
  • Bütün bunları yaparken bir de yeni işine çok iyi adapte olup, kendi kendine içten motive, diğerlerine ilham veren olacaksın. Ve içindeki bu motivasyon ateşi hiç sönmeyecek, hep yanacak ve etrafını ısıtacak.
  • Bir de bütün bunların hepsini aynı anda yaparken, kaygan zeminde de (hani önce anlamazsın kayacağını, basınca bir ayağın sağa, diğeri sola gider, düşecekmiş gibi olursun, işte o zemin bu) hepsini yapmaya devam edeceksin, yandan birisi vursa dahi, bir çeviklikle düşmeden yine devam edeceksin, ve “ben bunu yaparım” yaklaşımını katiyen kaybetmeyeceksin.
  • Hepsinden en önemlisi de (gerçekten önemli burası) çok fazla pahalı olmayacaksın, “low maintenance” olacaksın yani, dert çıkarmak yok, ortalama şartlar neyse onu kabul edeceksin.

Aslında yukarıdaki abarttığım beklentiler, çok da abartı değil, değil mi? Pozisyonunu doldurmaya çalışan müdür ile o pozisyona uygun adayı bulmaya çalışan ik işe alım yöneticisinin hep karşılaştığı bir senaryo değil mi bu? İşe Alım ajanslarını da düşünelim, onlar da az çekmiyorlar, İK’nın ve Yöneticinin arasında…

Yönetici her zaman ekipteki TÜM eksiklikleri kapatayım ama BİR KİŞİ işe alayım, ve ekibim mümkünse şu aşağıdaki 3’lüden oluşsun ki, TÜM hedeflerimi, HİÇ risk almadan, TAM zamanında, hatta ÜSTÜN BAŞARI ile gerçekleştireyim diye düşünmez mi?

Bir de “aday Superman olsun ama kriptonitten etkilenmesin hatta sabah kahvaltısında bir avuç kriptoniti ceviz gibi çıtır çıtır yesin, birşeycikler olmasın” özelliğini de eklesek mi? evet evet ekleyelim.

superekip.JPGŞimdi, şöyle düşünenler de var biliyorum. Onları tebrik etmek isterim; “Ben tüm pozisyonlarım için olmasa da risk alırım, ekibime her zaman işi çok çok iyi bilen bir çalışan almaktansa, her ortamda önce anlamayı ve öğrenmeyi önceliklendiren, tecrübe senesinden ziyade, öğrenme çevikliği yüksek olan, yaşam değerlerinin şirket değerleri ile benzer olduğu kişileri ekibe almayı tercih ederim” diyen yöneticiler aslında gerçek Liderlerdir, değil mi?

Risk almadan iş yapan kişilerle, sadece hesaplanabilir boyutlarda hedefler gerçekleştirilirken; risk alan, öngörülü liderlerle ise, iş sonuçlarında büyük boyutlarda atılım yapmak gayet mümkün.

Bu arada bu yukaridaki resimdeki 3’lüyü işe aldık diyelim, nasıl bakıp, yetiştireceğiz? Uçmaları için tesis, alt yapı var mı?  Nerede oturacaklar, ne yiyecekler? Nasıl motive olacaklar?

“Yok artık bunu da mı ben bileyim? Bu da İK’nın işi :)” diyenleri duyuyorum. Siz ne diyorsunuz?

Sevgiler

Burak

 

By akalinburak

Career & Life Coach

Related Post

Bir Cevap Yazın

Burak Akalin Coaching sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et