Rakip İki firma düşünün, birbirine çok benzeyen, ayni kalitede çalışanları var, büyüklükleri, ciroları, sektörleri, ürettikleri her şey birbirine çok benzer, sadece isimleri farklı olsun. Şirketlerden birisinin çalışanları spor yapıyor, sağlıklı besleniyor, sigara içenlerin sayısı neredeyse şirketin %1’i ve bu şirket çalışanlarını spor yaparak aktif olma ve sigara bırakma, kilo verme gibi konularda destekliyor.
Diğer şirkette ise, sigara içenler oldukça fazla, neredeyse şirketin %70’i iş yerinin deniz manzaralı balkonunda sigara içiyor, spor yapanlar çok az, sağlıklı beslenme alışkanlıkları neredeyse yok, şirkette kafeterya olmadığı için çalışanlar her gün çevredeki fast food restoranlarda sağlıksız besleniyorlar.4 sorum olacak:
- Bu 2 şirketin performansları birbirine kıyasla nasıldır?
- Birinci şirket sağlıklı, diğeri de sağlıksız ve hasta diyebilir miyiz?
- Bu şirketlerden hangisi çalışanlarının beden ve ruh sağlığını önemsiyor?
- Nasıl?
“Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” ne kadar da doğru bir atasözü. Zihinsel ve bedensel sağlık birbirinden ayrı düşünülemez. Her ne olursa olsun, işimizi “kafamızla” (zihinsel aktivitenin, bilgi birikimimizin ve tecrübelerimizin kaydedildiği organımız) yapmıyor muyuz? -Evet.
O zaman şirketlerin en büyük sermaye yatırımı olan insan kaynağının da hem bedensel hem ruhsal olarak sağlıklı ve mutlu olması çok önemli. Yatırım yaptığımız ekipmanları, veri-merkezlerini, baz istasyonlarını, şirket arabalarını, sağlıklı ve sürdürülebilir bir performans ile çalışmaları için periyodik olarak nasıl bakıma alıyorsak; insan kaynağına da en az bu değer verilmeli. Aslında verilmiyor değil, artık çalışanlarına özel sağlık sigortası yapmayan şirket kalmadı diyebiliriz herhalde.
Burada “ancak” diyorum, çünkü sigorta re-aktif bir önlem. Hastalanacağını kabul ediyorsun, önce hastalanacaksın ki sağlık sigortası devreye girsin, seni iyi etsin. Sağlık söz konusu ise bence pro-aktif önlemler almalı şirketler. Her sene özel sağlık sigortalarına dünyanın parası ödeniyor. Asıl önlem bir aksilik olmasını önlemeye yönelik alınan önlemdir. Mesela, sadece araçlara trafik sigortası yaptırmak yerine, bir de ek olarak araba kullanan çalışanların tamamına, ileri seviye sürüş becerileri eğitimi aldırmak, önleyici bir uygulamadır.
Hastalanmayı ve trafik kazalarını %1 bile önlediğimizde, bu sayede sağlık sigortası ve trafik sigortası primleri de az hasar nedeni ile azalacaktır. İK, çalışanların sağlıklı yaşamı için çeşitli programlar başlatmak isterse, “bunun bütçesi nerede?” diyen Finansçılar varsa bu yazdıklarımı okurlar umarım.
Şirketlerin çalışanlarına ve ailelerine sundukları sağlık programları, çalışanların hastalanmadan, sigaradan kanser olmadan veya yaşamlarını zora sokacak bir duruma düşmeden önlem alınmasını sağlıyor.
Şirketlerin çalışanlarına sunduğu sağlıklı yaşam olanakları çok farklı olabiliyor. Mesela,
- Şirkette spor salonu, spor eğitmeni
- Bireysel ve grup pilates dersleri
- Spor kulübü üyeliği
- Diyetisyen
- Dans dersi
- Psikolog hizmeti
- Sağlıklı kilo verme programı
- Sigarayı bırakma programı
- Check-up uygulaması
Bunların yanı sıra, eğitici öğretici faaliyetler de yapılabilir.
- Sağlık seminerleri
- İş-yaşam dengesi semineri
- Sağlıklı ilişkiler semineri
Kurumlarda da sorumluluk var demiştim, çünkü mutlu ve sağlıklı çalışanlar, şirketlerin en değerli varlığıdır.
Şirketler de bu konudaki sorumluluklarını, çalışanlarını sağlıklı yaşama özendirmekle yerine getirebilirler. Yukarıda bahsettiğim uygulamalara yönelik önerilerime gelince :
Sigarayı bırakma konusunda: binanın en güzel yerinde sigara içme alanı yapılacağına, en kötü, köşede kalmış yerlere sigara içme alanı yapılabilir. Bu caydırıcı olacaktır. Çalışanların sigara bırakmalarını ödüllerle teşvik edip, şirket doktoru gözetiminde uygulamak mümkün. Tabii tek başına yeterli değil. Sigarayı bırakma seminerleri ile desteklenmeli.
Spor faaliyetleri: En iyisi doğada yürümek, koşmak. Dışarıda toplu yürümek çok keyifli. Mesela şirket yürüyüş etkinlikleri olabilir, yani topluca bir parka gidilir ve orada yürünür, ter atılır, bunu tekrarlamak isteyenlere de her zaman kurum destek olur.
Sporu destekleme vizyonu hedeflenebilir: çeşitli spor etkinliklerine sponsor olmak veya çalışanlarınıza sponsor olmak, yani onları spor etkinliklerine her anlamda hazırlamak ve desteklemek. Böylece verdiğiniz mesaj “ben çalışanın sadece oturanını değil, koşup yürüyüp spor yapanının da yanındayım ve hatta spor ve sağlıklı yaşam çabalarını destekliyorum ve teşvik ediyorum” olacaktır.
Tabii spor yaparken beslenme konusu eksik olmaz. Bu konuda eminim bireysel çabalamamız iyi bir seviyede, hele de yaz mevsimi gelirken, ancak başarılı mıyız? bilemem. Spor ve beslenme konusu bence bütünsel bir konu. Uzmanı değilim fakat sadece diyet ile kilo vermek bir yere kadar, spor ile birlikte desteklendiğinde ise uzun soluklu ve kalıcı bir şekilde kilo vermiş oluyoruz – zaten bunu bilmeyen yok ama uygulayan az. İşte şirketler burada çalışanına itici güç olmaya devam edecektir eminim, etmeyenlerin de başlamasını tavsiye ederim.
Mesela, basit ve küçük ama büyük fark yaratacak uygulama tavsiyesi; tüm çalışanlarınıza su şişesi hediye edin, böylece çalışanlar ofiste oldukları sürede daha fazla su içerek sağlıklı kalabilirler.
İş yaşam dengesi: Yukarıda saydıklarımın hiçbirisi iş yaşam dengesi olmadan başarılamaz bence. Bu denge artık günümüzde çalışanlarına sadece izin vermekle sağlanamaz, her zaman için çalışanların iş dışındaki yaşantılarına da, kendilerine, ailelerine, arkadaşlarına ve işlerine gereken zamanı ayırmalarını teşvik etmekle olabilir. Neler yapılabilir? Öncelikle, bir anket yaparak şirkette geçerli olan iş yaşam dengesini anlamak. Sonrasında buna göre çeşitli aksiyonlar alınabilir. Mesela;
- Esnek çalışma saatleri uygulaması
- Evden çalışma uygulaması
- Çalışanların aileleri ile yapacakları ortak etkinliklere sponsor olmak
- İş-yaşam dengesi seminerleri
Şimdi ilk paragraftaki hikayeye dönecek olursak; “dengeli beslenen, her gün 4 kilometre yürüyüşünü-koşusunu yapabilen, uykusuna ve iş-yaşam dengesine önem veren çalışanların olduğu şirket, diğer şirketten daha verimli, daha üretkendir, çalışanları aileleri ile mutlu yaşamaktadırlar” diyebiliriz. Çünkü çalışanları
- Sağlıklı oldukları için sık sık hastalanmazlar,
- Sigara içmedikleri için kalp hastalıkları ve kansere yakalanma riskleri minimum seviyededir,
- Sağlık konusunda şirketlerinden destek aldıkları için her fırsatta spor yaparlar. Hatta öğlenleri şirketteki spor salonunda spor yapabildikleri için, gün içinde kendilerini yenilenmiş hissederler.
- Aile bireyleri hastalandığında gerekirse evden çalışabilirler, bu nedenle endişelenmezler,
- Ruhsal olarak da sağlıklı olduklarından işteki krizler gibi zorlu anlarda daha güçlü ve pozitif kalabilirler.
Evet, kurumlarda sorumluluk var demiştim, çünkü mutlu ve sağlıklı çalışanlar, şirketlerin en değerli varlığıdır. Çalışanlarının mutluluğunu ve sağlığını önemseyen şirketler sadece organizasyonlarının verimliliğini ve karlılığını arttırmış olmazlar, aynı zamanda da mutlu ve üretken çalışanlarının ailelerine ve dolayısı ile topluma da bu anlamda katkı yapmış olacaklardır.
Yazdıklarıma, iş teklifi almış ve karar verme sürecinde olan bir adayın bakış açısından özetlemek gerekirse;
Aklınızda olsun:
- Genç de olsak, sağlık her şeyden önce gelir.
- İşe gireceğiniz pozisyonda size teklif edilen maaş ve özel sağlık sigortasından başka, çalışan sağlığı politikasının bütününe önem verin. Parasal olmayan şeyler önemsiz değildir.
- Beden ve ruh sağlığı gibi para ile satın alamayacağınız unsurlara önem veren şirketler çalışanlarını ve ailelerini önemsiyor ve düşünüyor demektir. Bunları sadece motivasyon aktivitesi olarak yorumlamayın.
- Bu tarz şirketlere dikkat edin, vizyonları her zaman ileriyi gösterir ve kazandıkça çalışanları da kazanır.
- Bu şirketlerde işe alım yapan uzmanlara da tavsiyem, iş teklifi yaparken, çalışan sağlığı / iş-yaşam dengesi gibi politikaları ve uygulamaları, ücret ve yan menfaatler bilgisine ek olarak muhakkak detayları ile anlatın ve adayın teklifi kabul ederse neler kazanacağını iyi anlamasını sağlayın. Çünkü bunların hepsi çalışanların menfaatine. Eminim fark yaratacaktır.
- Bütünsel olarak çalışanlarının sağlığına yatırım yapan şirketler, sürdürülebilir verimliliğe ve karlılığa da yatırım yapmış olurlar.
Sevgiler,
Burak