çaydademişyerindekıdem

Bir rivayete göre kıdem tazminatında yeni sistem şekillenmiş. İstifa edenin de kıdem tazminatı olacakmış. Şimdi işin rengi değişmeye başlayabilir. Kıdem tazminatının bu şekilde serbestleşmesi bonservis metaforunu aklıma getiriyor. Bu karar ile, çalışanların bonservislerini yani “bağlılıklarının kontrolünü” kendi ellerine almaları gibi bir durum olacak.


“Kıdem tazminatımı yakmak istemiyorum”
gibi bir düşünce kalmayacak artık, isteyen çalışan hayal ettiği her neyse, istediği zaman istifa edip kıdem tazminatını alarak şirketinden ayrılabilecek gibi bir tablo var duvarda asılı. Bu tabloyu nasıl okuyacağımız hem çalışanlar, hem de şirketler tarafından odaklanılması gereken bir konu. Ben daha çok bunun şirket çalışan arasındaki bağı, ilişkiyi, alanı nereye evrimleştireceğine odaklanıyorum. Bana göre bundan sonra birbirinden tam zıt yönlerde 3 farklı olası yol var.

  1. Müşteri Kraldır yaklaşımı şirketlerde “çalışanlar” için de söylenmeye ve uygulanmaya başlayacak. Çalışanlar zaten çok değerli ve şirketlerin en büyük değeri.  Bunu bilen, anlayan şirketler çalışanlarına müşterileri gibi davranmaya, onları önemsemeye devam edecek veya bunu üst seviyede önceliklendirecekler, çalışana yönelik planlarını, çalışan bağlılığı aksiyonları ile renklendirecekler. Bunu öğrenme süreci bu bilinçli şirketlerde zaten bir süredir başlamıştı ve devam ediyordu, en az acıyı bu kurumlar yaşar bence. Çalışana değer veren, ödüllendiren, adil sistemler kurmuş olan, istisnalarını bile adil olarak yönetmeye çalışan şirketler, yetenek yönetimine daha fazla odaklanacaktır. Buradan Yetenek Yönetimi Müdürlerine tüyo, farklılaşmak için çalışmalara şimdiden başlayın. Yakından tanıdığım Vodafone Türkiye bu şirketlerden ve bu yatırımı uzun yıllardır yapıyor, insana yatırımı yani. Bu kategorideki şirketlerin çalışanları şirketlerine bağlı çalışıyorlar, bu devam edecektir.
  2. severancepay.jpgDiğer taraftaki şirketleri tanımlamaya gerek yok bence, onlara kolay gelsin. Çalışanlarının kıdem tazminatlarını yakmak istemediklerinden dolayı istifa etmeyeceklerini düşünenler varsa eğer yanılıyor olabilirler. Aksiyona geçmek isteyip de ne yapacaklarını bilmiyorlarsa vereceğim en sade ve kalpten tavsiye; çalışanlarınız adına aldığınız veya alacağınız her aksiyonu etraflıca tartışın İK yönetimi ile, uzmanına danışın, yani İK cılara; sistemleriniz ne kadar adil, anlaşılır ve şirketinizin değerleri aldığınız kararlarda yaşıyor mu? yoksa o kararlar o anda o kararı alan bir liderin hırsını, değerlerini mi yaşatıyor. Bu şirketler hayati fonksiyonlarında ciddi kopuşlar, demotivasyon, performans düşüşü ve verimsizlik yaşayabilir. Şimdiden yaratmak istediğiniz kültür, değer her ne ise bunu kurgulamaya ve aksiyonları almaya başlayın derim.
  3. Bana göre olabilecek bir diğer olası sonuç da; zamanla potansiyel ve performanslı çalışanlar iş yerlerinden ayrılıp, freelance olarak kendi işlerini yapacaklar, bu sonuç Türkiye gibi risk almanın zor olduğu ortamlarda düşük bir olasılık da olsa zamanla ortaya çıkabilecek önemli bir sonuç. Bugün gelişmiş ekonomilerde outsourse ve freelance contractor pazarı çok gelişmiş durumda. Neyse bu olasılık biraz uzak olabilir, özellikle TR için.

Gelelim Değer, kültür gibi kavramlara. Bunlar bazılarına hava gibi hafif gelebilir. Özellikle Değerler, şirketlerin ruhu gibidir o nedenle hafif olduğu doğru ama o kadar kuvvetlidir ki, “hafife alırsan” yanarsın.

Kıdem tazminatı bir araç ve bahane aslında, tüm bunları şu noktada birleştirmek istiyorum. Çalışanlar kendileri ile ortak değerleri olan kurumlarda kalmak ister ve böyle yerlerde çok daha fazla yaratıcı ve üretken olurlar, bazen çalışanın önem verdiği aynı değerler bir liderde buluşursa bu herkesi ortak bir hedefe uçurabilir ve orada performans zirvesi deneyimi yaşanabilir.

Şirketler artık bu konuları gözetmek zorunda aksi halde hayal ettikleri vizyonları uzun süre göremeyebilirler.

Artık insanlar çalışmak istedikleri şirketi bilinçli olarak seçiyorlar. Nasıl mı?

  • Şirketi araştırıyorlar,
  • Çalışanları mutlu mu? araştırıyorlar,
  • Yakın arkadaşlarına yöneticileri soruyorlar, nasıl insanlar diye?
  • Şirketin değerlerini öğrenmeye çalışıyorlar, o şirket nelere önem veriyor?
  • O şirkette çalışanlar ne kadar mutlu, çalışan bağlılığı ne durumda sorup soruşturuyorlar.
  • Kıdem, terfi, maaş, paket, araba gibi konular en son geliyor çünkü yukarıdaki konular sürdürülebilir başarı için olmazsa olmaz

Yani, firmalar ne kadar mülakat yaparsa yapsın artık firmaların çalışanları seçtiğinden çok daha fazla çalışanlar şirketleri seçiyor ve değerlendiriyor, hem de o şirketin yöneticilerine, İK’cılarına hissettirmeden, çaktırmadan.

Araştırma soruşturma konularında benim gibi hizmet veren danışmanlar, mentorler de var vei her geçen gün, ay, yıl bilinçli tercih yapan çalışanların sayısı ve kalitesi hızla artıyor.

Konu artık çalışanların kontrolüne geçti ve geçiyor. Eğer şirketler bunu fark etmeyip, “adaylar tabii bana başvuracak, kapıda sıra olacak, ben lider şirketim” statüsüne kendilerini çok kaptırırlarsa bu tersine dönebilir, kıdem tazminatı konusunun evrimleşmesi bunu tetikleyen bir başlangıç olabilir.

Sevgiler

Burak

By akalinburak

Career & Life Coach

Bir Cevap Yazın

%d