KİŞİSEL HEDEFİN NEYE BENZİYOR?

Hedeflere yönelik performans sistemi, hedefler nasıl belirlenir, nasıl ölçülür konularında tonla kaynak bulmak mümkün. Beni düşündüren konu deneyimin kendisi, yani hedeflerime doğru ilerleme sürecimi nasıl yaşıyorum? İnsanın tıkandığı ya da çok başarılı olduğu yer aslından bu deneyimin kendisi.

Hedeflerim ile ilgili net olmadığım, nereye gideceğimi ve ne yapacağımı bilmediğim zamanlarda işin içinden nasıl çıkacağım?

Ben kılavuz olması adına, aşağıdaki soruları sorarak kendime bir yol ve netlik bulmaya çalışıyorum.
Sorularımı merakla size yansıtarak paylaşmak istiyorum. Bu sorular yılların birikimi ile oluştu bende, her birinin bir hikayesi ve dokunduğu yer ayrı bende.

Öyle hemen hızlı cevaplamaya falan çalışmayın. Yavaş, dura dura, zaman ayırarak ve içselleştirerek cevaplamak önemli. Mesela ilk soru olan “kişisel hedefin neye benziyor?” sorusu neden kişisel hedefin ne? diye sorulmadı bu önemli. Çünkü ne sorusuna cevap vermek kolay ve bu zaten tanımlı olabilir ve bunu biliyor olmak bizi harekete geçirmeye yetmiyor. Neye benzediğini tanımlamak motive edici olabiliyor ve bir o kadar da eğlenceli olabiliyor.

Siz de bu soruları cevaplamaya çalışın. Yorumlarınızı, sorularınızı ve cevaplarınızı merakla bekliyorum.

🎯 Kişisel Hedefin neye benziyor?
💖 Hedefine ne kadar yakınsın?
🎯 Hedefinin gerçekleşmesi için neye ihtiyacın var?
💖 Hedefine doğru ilerliyorken nelerin farkına varıyorsun?
🎯 Hedefine varınca ne olacaksın? Neler olacak?
💖 Hedefine varmak için yardım alsan bu ne olurdu? ve Hedefine yaklaşmak için şimdi bir adım atıyor olsan bu ne olurdu?

❓Sorularınız ve yorumlarınızı instagram hesabımdan da paylaşabilirsiniz.

https://www.instagram.com/burakakalincoaching/

Olumsuz duygularımı ne yapacağım

Son zamanlarda hedeflerimiz; hayat amacımız üzerine okuyup düşünüyorum. Hem benim hem danışanlarımın ilgilendiği konular da bu dönemde hayatta hep daha iyisine ulaşmak için. Ancak hedefe 🎯 aldıklarımızı kendi değerlerimiz ile paralel seçmek; hedefe ulaştığımızda olumlu duygularda kalmak istiyorsak oldukca önemli.

İçimize dönüp gördüklerimize tahammül edemediğimiz; değişim istediğimiz; kendimize bir amaç belirlediğimizde bazen; ister istemez baskalariyla; baska referans noktalariyla karsilastirma yoluna gidebiliyoruz. Bu da çoğumuzda yıpratıcı olabilen bir düşünme 💭 şekli.
Karşılaştırma (ya da benchmark almak da denebilir) daha iyisini yapmak için harekete geçirici bir motivatör oluyorsa olumlu tabi. Ancak karşılaştırma yaptığımız her ne ise; ona sahip olmadığımız için bizi olumsuz duyguya ve davranışa götürüyorsa; bu durumda yıpratıcı oluyor.

Olumsuz duygularımızın farkına varıp belirlediğimiz amaç doğrultusunda pozitif eyleme dönüştürebilsek ne kadar güzel olur değil mi? Mesela olumsuz bir duygumuz olan “öfkenin” 😠 sonucunda kontrol edemediğimiz davranışlarımız ve söylediklerimizden sonra kendimizi daha iyi hissettiğimiz oldu mu hiç? Olumsuz duygudan sonra negatif eyleme girmeden pozitif bir adım atmak hiç kolay bir iş değil. Bunu eminim çoğumuz tecrübe etmişizdir. Bu olumsuz duyguları bastırıp yok etmek veya yok saymak yerine farkina varmak ve içimizde neler olup bittiğine kulak vermek aslında ilk adım. Çünkü tahammül edemediğimiz için ardından olumsuz hareket geliyor. Evet bu olumsuz duyguları yok etmek istemiyoruz, çünkü kendimizi inkar etmek istemiyoruz.

Olumsuz duyguları farkedelim ve hissedebilelim ki doğru yerde doğru tepkiyi verebilelim. Zaten duyguyu yok etmek biliyoruz ki imkansiz ancak bastırmak mümkün ki bunu da kesinlikle istemeyiz. Bastırınca ya da “yok ettiğimizi” sanınca ne oluyor? Görmezden geliyoruz. En sevmediğimiz tahammül edemediğimiz duygularınızı, özelliklerinizi bir düşünün. Tahammül etmek istemediğimiz özelliklerimizin hepsi bilinçdışında, karanlıktaki yüzümüz olarak kalıyor. Yanii hiçbiryere gitmiyor; bizim gölgemiz 🖤oluyorlar.

Termodinamik yasalarına göre hiçbirşey yoktan var edilemez ve varken de yok edilemez ancak biçim değiştirir. Bence duygular da böyle, bastırıp yok edilemezler, bastırdığımızı yok ettiğimizi sanırız ama başka bir yerde kontrol edemediğimiz bir şekilde ortaya çıkıverirler, hem de o olumsuz duyguya en tahammül edemediğimiz bir anda. Bu da bizi kontrol eden ve yöneten, kendi kontrolümüz dışındaki güçlerin etkisi altında olduğumuzu gösteriyor. Ne garip değil mi? Bizi o görmek istemediğimiz gölge’miz egomuz ile el ele vermiş kontrol ediyorlar.

Bu nasıl birşey anlamak için kolay bir örnek vereyim. Beklediğin terfi veya ücret artışı çok çalışmana ve çoktan hak ettiğini düşünmene rağmen gelmiyor. Haksızlık ve adaletsizlik seni öfkeye doğru yönlendirmiş. Aslinda öfke hissin çok normal çünkü hakkının yendiğini düşünüyorsun. Söylemek istediğim öfkeni hissedip, onu bastırmak yerine tahammül edip pozitif aksiyona geçirmek. Pratikte ne demek bu? Duygularını detaylıca düşünüp; somut datalari toplayıp yöneticinle bir toplantı yapmak, konuşmak, onun perspektifini anlamak ve geri bildirim istemek pozitif bir davranış. Veya farklı bir rol; farklı alternatif iş arayışı sürecine girmek de pozitif bir davranış. Küsmek, çalışmamak, agresif, negatif davranışlar sergilemek bizi daha fazla tahammül edemeyeceğimiz olumsuz duygulardan başka yere götürmüyorlar maalesef. Peki nasıl başaracağız?

Meditasyon; sinir sistemimizi regüle etmek için çok iyi bir yol ve bir sonraki yazımın konusu meditasyon olsun diyerek bu yazıyı sonlandırayım. Beni instagramdan da takip ederseniz sevinirim… 😊

Sevgiler, Burak

https://www.instagram.com/burakakalincoaching/

Hedeflerinize başarıyla ulaşmanın büyülü formülü

Evet doğru okudunuz, bu yazımda hedefiniz varsa bu hedefe ulaşmanın formülünü adım adım açıklıyorum. Burada yazdıklarımı bire bir uygularsanız hedefinize başarılı bir şekilde ulaşmanız için yapmanız gerekenlere yani sizi hedefinize götürecek detaylı bir yol haritasına sahip olacaksınız. Hedefiniz ne olursa olsun bu metodu – tekniği kullanabilirsiniz. Valla ne diyeyim kimse bana böyle birşey vermedi bugüne kadar, keyfini çıkartın.

Büyücü Merlin’i biliyor musunuz? Bilmeyenler için kısaca bahsedeyim; İngiliz’lerin efsanevi Kralı Arthur’a kral olması sürecinde yardımcı olan, bir nevi “akıl hocalığı” (ben koçluk ta diyorum) yapan büyücü Merlin. Bu büyücüler üzerine bir yazı değil elbette. Merlin’in hikayesini incelemiş olanlar farketmiş olabilir;

Efsaneye göre, Merlin’in en büyük özelliği geleceği görmesi ve Arthur’un hangi hareketi yapacağını biliyor olmasıydı ve bu sayede zaman içerisinde gelecekten şimdiki zamana bakarak Arthur’a Kral olma yolculuğunda rehberlik etmiş olmasıydı. Bizi burası ilgilendiriyor. Arthur mitinden ne öğrenebiliriz bakış açısı ile baktığımızda ise Merlin Tekniği adı ile bir yönteme ulaşıyoruz. Merlin’in hedefinin Arthur’un Kral olması olduğunu düşünebiliriz.

Merlin yöntemine gelmeden önce, acaba neden hedeflere ulaşmak zor ona bakalım. Zor hedefleri gerçekleştirmek alışılmışın dışında işler yaparak olacak birşey. Bugünün bilgisi ile, bugünden geleceğe bakarak düşünmek insan zihnini zorlayan ve hedefe giden yoldaki var olan veya olmayan engellere odaklanarak düşünmemize neden olan bir metod. Yanılıyor muyum?

Herşeyi, engeller dahil düşünmek çok iyi tabii. Ancak, bugünden geleceğe hedefin nasıl gerçekleştirileceğine odaklanarak düşündüğümüzde, genellikle işi – hedefi nasıl gerçekleştiremeyeceğimiz, engellerimiz, korkularımız, endişelerimiz bizi kontrol etmeye başlıyor. O zor hedefe ulaşmak için sahip olmamız gereken kritik kaynaklara sahip olmadığımız, karşılacağımız zorluklar ve diğer engeller çıkıveriyor karşımıza ve tüm bunlar zihnimizin içinde bizim motivasyonumuzu, yaratıcılık enerjimizi tüketen faktörler oluyor. Dışardan gelen olumsuz etkileri, negatif konuşanları, “yapamazsın, edemezsin” diyenleri saymıyorum bile.

Sonuç ne peki? Zamanında bitmesi imkansız, ulaşılamayan hedefler. Sürekli değişmek zorunda kalan planlar, yol haritaları. Şu anki engellenmiş, limitlenmiş potansiyelimiz ile yapabileceğimiz kadarına ikna olduğumuz hedefleri gerçekleştirip, ancak bir arpa boyu yol aldığımız bir hayat.

Peki hedeflerimizi ilk yola çıktığımızdaki enerjimizi kaybetmeden, başarı ile gerçekleştirmek için farklı ne yapabiliriz? Yapamayacağımızı düşündüğümüz hedefi gerçekleştirmek için nasıl bir yol izleyebiliriz? Merlin’in yaptıklarını yaparsak bu mümkün. Tabii büyü kısmını değil, yöntemini örnek alsak ve uygulasak yeterli.

Merlin Tekniği, varolan hedefimizi başarı ile gerçekleştirdiğimiz, güçlü bir vizyonu hayal etmekle başlıyor.

En kritik başlangıç noktası bu: Hedefimiz gelecekte planlanan zamanda, planladığımız şekilde gerçekleşti. Bu vizyonu görmek Merlin Tekniğinde çok çok önemli. Ve EVET, işe kendimizi tebrik etmekle başlayabiliriz. Bu bilinen metodların aksine çalışan bir sistem. Zamanı tersinden yaşayarak başlıyoruz, yani hedefe ulaşmak için ne yapmam gerekiyor şeklinde düşünmüyoruz.

İşte Merlin Metodunun formülünü adım adım anlatıyorum:

  • İlk önce başarmak istediğiniz hedefinizi seçin ve bunu açık olarak yazın. Unutmayın hedefinizi bilmiyorsanız ona ulaşmanız imkansız.
  • Şimdi birinci adıma gelebiliriz. Yukarıda yazdığım gibi, işin püf noktası düşünme şeklimiz yani bakış açımız: gelecekteki hedefimize ulaştık ve bugün ulaştığımız gün. Geleceği her zaman hatırlayarak bu adımı oluşturacağız. Birinci adımda yapmanız gereken hedefin tamamlanmış başarılmış halini gözünüzde canlandırın ve neye benzediğini yazın. Hedefe başarılı bir şekilde ulaştınız. Ulaştığınız başarılı sonucun özelliklerini tanımlayın. Başarılmış olan hedefin başarı kriterleri yazın. Olması gereken herşeyi göz önünde bulundurun.
  • Birinci adımı yaparken şunu unutmayın. Şuan aslında gelecek ve biz gelecekten geçmişe bakıyoruz. Bunu daha iyi anlamlandırmak için bir beyaz kağıda uzunca bir çizgi çizin. Çizginin en sağındaki nokta gelecek yani hedefin gerçekleştiği zaman olsun. Çizginin en solundaki nokta da geçmiş zaman yani hedefinize yönelik daha yeni çalışmaya başladığınız nokta olsun.
  • Hatta daha etkili olmasını istiyorsanız, 2 sandalye alın, birisi gelecek yani arzu ettiğiniz hedefi başardığınız zaman oturduğunuz sandalye diğeri geçmiş zaman yani hedefe ilk başladığınız zaman oturduğunuz sandalye. İki sandalyenin arasını oldukça açık bırakın. Yani dip dibe durmasınlar. 2.Adımı her tekrar ettiğinizde gelecek sandalyesini bir adım geçmiş zaman sandalyesine doğru hareket ettireceksiniz (beyaz kağıda çizdiğiniz doğru ile çalışıyorsanız, bu durumda sağdaki noktayı her seferinde sola doğru kaydıracaksınız)
  • İkinci Adımda, Gelecek Sandalyesine oturun. Unutmayın bu sandalyedeki siz hedefinize başarı ile ulaşan sizsiniz. Şimdi gelecek sandalyesinden, geçmişe yani geçmiş zaman sandalyesine bakın ve kendinize şu soruyu sorun: “Hedefimi gerçekleştirmeden az önce hangi önemli aksiyonları gerçekleştirdim? Neler yaptım? Yaptıklarınızı bir kağıda yazın.
  • Üzerinde oturduğunuz gelecek sandalyesini bir miktar mesela bir adım diğer sandalyeye yani geçmiş zaman sandalyesine yaklaştırın ve İkinci adımda kendinize sorduğunuz soruları tekrar edin. Az önce yazdığınız aksiyonları yapmadan bir adım önce hangi aksiyonları aldım, neler yaptım.
  • İkinci adımdaki soruların aynısını, geçmiş zaman sandalyesine ulaşana kadar veya artık yazacak aksiyonlar kalmadığına emin olana kadar tekrarlayın. Her adımda kendinize başka ne yaptım diye sormayı unutmayın. Bunun amacı her adımı sindirmeniz.
  • Bu egzersizin 2. adımını yaparken şu soruları da sorun; “Peki bu aksiyonları alırken hangi engellerle karşılaştım ve onları nasıl aştım”
  • İkinci adımı tekrarladığınız ve kendinize sorduğunuz soruların cevaplarını ayrı ayrı sayfalara yazacaksınız ve herbiri sıralı olsun. Çünkü gelecek sandalyesini sırası ile gelecekten geçmiş zamana getirdik, işlerin yapılış sırası önemli. Sandalyenin her hareketi için aldığınız notlar cevaplar ayrı ayrı yazılmış olmalı ve sıralı olmalı.
  • Şimdi aksiyonları yazdığınız kağıtlara ilk kağıttan başlayarak sıra numarası verin ve sonra onları tersten sıralayın.
  • İşte bugünden geleceğe hedefinizi gerçekleştirmek için yapmanız gerekenler elinizde duruyor.

Şimdi sırada ne var? Hedefinize ulaşmak için yol haritasını hayata geçirmek kalıyor geriye. Neyi, nezaman, nasıl yapacağınız, engeller karşısında neler yapmanız gerektiği artık elinizde. Hedefinize emin adımlarla ilerlerken kendinizi Merlin gibi hissedebilirsiniz.

Bu sayede, olumsuz düşünmek, yapamam diye düşünmek, şu kaynak yok, bu kaynak yok diye düşünmek, problemlerin çevresinden dolaşarak geçici çözümler üretmek yok çünkü Merlin Tekniği “yapabilirim ve yaptım” inanç sistemi bakış açısı üzerine kurulu bir teknik. Bir deneyin göreceksiniz.

Sevgiler, Burak AKALIN, @burakakalincoaching

Yeni Yöneticilerin İşini Kolaylaştıracak Öneriler

İnsanlar yöneticilerini bırakır, şirketlerini değil. Yönetici olmak gibi bir kariyer hedefiniz varsa yolunuz açık olsun.

Nasıl bir yönetici veya lider olmak istersiniz?

Bunun seçimi sizin elinizde. Bu seçiminize rehberlik edebilmek için bazı önerilerim olacak. Bu önerilerim, bilhassa ilk yönetici olduğum zaman yaptığım hatalardan öğrendiğim deneyimleri, ve kendi yöneticilerimi gözlemlerken öğrendiklerimi yansıtıyor.

Buyrun; yeni yöneticilere ve yönetici olmak isteyenlere kendi liderlik ve yöneticilik deneyimlerini oluşturmak için bir yol haritası, bazı ipuçları.

Delege edin.

Uzmanken herşeyi siz kendiniz yapıyordunuz ve buna alıştınız. İşlerin çok olmasından dolayı geç saatlere kadar çalışmanız gerektiğini düşünüyorsanız bunu bir sinyal olarak değerlendirin ve şunu unutmayın; artık tabağınızda sizin tek başınıza yiyebileceğinizden çok daha fazla yiyecek var. Ziyafete ekibinizi de davet edin ve yiyeceğinizi paylaştırın yani işleri delege edin. Çalışma arkadaşlarınızın güçlü alanlarını tanıdıkça, onlara ne tarz işler delege edebileceğinizi bulacaksınız. Şunu unutmayın; ilk başta tabii sizden daha iyi yapamayacaklar, siz ilk sefer nasıldınız? Mesela analitik tarafı güçlü olan bir ekip arkadaşınıza bütçe işlerini verebilirsiniz, ekip içinde bütçe konusunu takip etmesini, sizi ve ekibi bilgilendirmesini isteyebilirsiniz. Ya da haftalık toplantınızın yönetimini ekip arkadaşlarınıza sırayla delege edebilirsiniz. İşleri delege ettiğinizde kazanacağınız zamanı nasıl değerlendireceksiniz? Biryanda da bunu düşünmeye başlayın.

Ekibinize fırsatlar tanıyın.

İnanın yetenekli çalışanlar bireysel gelişime, deneyerek öğrenmeye ve sorumluluk almaya sizin onlara sunacağınız maaş, prim, araç, özel sağlık sigortası, hediye çeki gibi parasal yanhaklardan çok daha fazla değer ve önem veriyorlar. Kendi sorumluluklarınızı delege etmenin çok güzel bir yan etkisi de ekibinizdeki çalışma arkadaşlarınıza yeni şeyler yapma, deneyerek, hata yaparak öğrenme ve gelişme fırsatı veriyor olmanız. Bundan daha etkin öğrenme olamaz, çünkü biliyorusunuz ki gerçek davranış değişikliği ve öğrenme konfor alanının dışında gerçekleşiyor.

Mesela sizin yapacağınız bir sunumu ekibinizden bir kişiye delege edip, beraber yapmayı teklif edebillirsiniz, bırakın sunumu o kişi hazırlasın ve sunsun, siz de yanında olun. Bu sadece bir örnek, eminim buna benzer bir çok fırsat hergün ekibinizi bekliyor.

Potansiyeli ve performansı yüksek çalışanlarınıza odaklanın.

Biliyorsunuz ki mevcut bir müşteriyi elde tutmak, yeni müşteri kazanmaktan çok daha kolay. Aynı mantık çalışanlar için de geçerli. Yetenekli bir çalışanınızı mutlu etmek, yeni ve yetenekli bir çalışan bulmaktan ve kazanmaktan çok çok daha kolay. Yetenekli çalışanlarınıza yatırım yaptığınıza emin olun, yukarıdaki 2 madde bunu yapmanıza yardımcı olacak. Bu kişilerin değerli olduklarını, takdir edildiklerini hissettirin ve doğru şekilde ödüllendirilmelerini sağlayın.

Hedef çıtasını yükseğe koyun ve ekibe güvenin.

Yetenekli insanlar büyük, anlamlı işler yapmak isterler. Ekibinize hedefleri verirken çıtayı yükseltin, ve hedefleri anlamlı kılın. Destek isterlerse hedefleri yapabilmeleri için her bir zorlu hedefi daha küçük aksiyonlara veya işlere bölün. Herzaman yanlarında olun ve onlara destek olun. Onlara güvenin, ne kadar büyük işler başaracaklarını göreceksiniz.

Davranışlarınızla örnek olun.

Ekipteki çalışma arkadaşlarınız sizin davranışlarınızı somutlaştırarak örnek alacaklar. Siz detaylarla uğraşır, ufak işlere takarsanız, bir süre sonra onların da sizin izinizden gideceğine emin olun. Babamın bir lafı var tam da buraya cuk oturuyor. “devenin ön ayağının bastığı yere arka ayakları da basarmış”. Bu tavsiyeyi hayata geçirmek için; davranışlarınızı ve yaklaşımınızı her hafta gözden geçireceğiniz bireysel zamanınız olsun. Bunu bir mentor veya koç ile çalışarak da yapabilirsiniz.

Kendinize şu soruları sorun: Bu hafta neleri iyi yaptım? hangi davranışlarımı takdir ediyorum? Neleri daha iyi yapabilirdim? Bir daha yapıyor olsaydınız değiştirmek istediğiniz davranış, yaklaşım hangisi olurdu? Nasıl?

İnanın bu içsel gözden geçirme uzun zamanınızı almayacak ve kendinize ayna tutmanıza yardımcı olacak. Bunu dışsal bir referans noktası yardımı ile, bir aynayla, bir koçla çalışarak yaparsanız çok daha etkin sonuçlar alabilirsiniz.

Ekibinizin başarısı sizin de başarınız. Tam tersi de geçerli.

Uzman olarak çalışırken, haftanıın son günü geriye bakıp kendi başınıza çıkardığınız işlerden gurur duymak iyi hissettiriyordu biliyorum. Artık bir ekibiniz var ve ekibinizin başardıklarınızdan sorumlusunuz. Bu çoğu kişi için zor bir zihinsel ve davranışsal değişimi gerektirir ve zordur. Bu işin eğlenceli ve güzel tarafı da vizyonunuzu ve yapabileceklerinizi çok daha fazla büyütebilirsiniz. Buradan alacağınız mutluluk çok daha büyük olacak.

Takdiri ekibize, bir suç varsa onu da kendinize yansıtın.

Çok sevdiğim bir yöneticim bana şunu söylerdi: “Burak, sorumluluk bende yetki sende”. Yani ben başarısız olunca sorumluluğu o alıyordu, ben başardığımda ben ve ekip olarak başarmış oluyorduk. Yöneticimi yanımda hissediyordum. Ben de doğru iş çıkarmak için çok dikkat ediyordum ve başarıyordum. Ekip olarak bir iş başarıldığında “biz”, başarısızlık olduğunda ise “ben” dilini kullanmayı deneyin, bütün hatayı siz üzerinize alın. Güçlü bir ekip ve güven ortamını sağlamanın çok etkili bir yolu bu. Ufacık bir takdirin neler yapabileceğine tanık olacaksınız.

Bu yazdığım 7 önemli deneyimi kendi iş hayatınızda da uygulamaya ne dersiniz?

Evet diyenlere şu şekilde başlamalarını öneririm: İlk 1 ay içinde önceliklendireceğiniz 3 tanesine odaklanın. Neden böyle söylüyorum hepsini yapmaya çalışmak yorucu olacak ve vazgeçmenize sebep olabilir. Küçük parçalara ayırıp yaparsanız başarıyı ve dolayısı ile sürekliliği daha kolay sağlayabilirsiniz. Sonuçlarını veya sorularınızı benimle paylaşabilirsiniz. Belki size istediğiniz yönetici, lider olmanız için yardımım dokunabilir.

Sevgiler, Burak Akalin

www.instagram.com/burakreis

Doğadan Alınacak Dersler

Yılan’ın düzen içindeki uykusu
Photo credit: @burakreis

Çocuklarla bu hafta doğal yaşam alanlarında hayvanları görmeye gittik. Resimdeki yılanla karşılaştığımda hem yatışındaki düzene hayret ettim hem de doğrusu kendimi korkmaktan alıkoyamadım.

Her ne kadar ürkütücü yaratıklar olsa da, biliyorum ilginc ve cok garip ama, yılanlardan öğrenilecek liderlik dersleri olduğunu biliyor muydunuz?

Neden böyle düşündüğümü açıklamaya çalışayım…

Okumaya devam et

Kariyeriniz için bir planınız var mı, yoksa rüzgar nereye eserse oraya mı?

Kariyeriniz, emek verdiğiniz, hatalarınız ve öğrenimlerinizle dolu size ait olan bir deneyimler zinciri. Bazı kişiler  için kariyerleri çok önemli olabilir, bazıları için de geri planda kalabilir. Kariyerinize yön vermek için yeni fırsatlara bakmak, onu yeni deneyimlerle, öğrenimlerle şekillendirmek bilinçli olarak yapıldığında sizi hedefinize ulaştırabilir. Ancak  bir headhunter’ın günün birinde sizi araması ve sizin de arayışınız olsa da olmasa da bu görüşmeye gitmeniz gibi bir yolda ilerliyorsanız, kariyerinizin direksiyonunda siz yoksunuz gibi geliyor bana, işinizi biraz da şansa bırakıyorsunuz sanki.

Okumaya devam et